İkiru, Japonca yaşamak demekmiş. Filme de daha uygun bir isim seçilemezdi herhalde. Çünkü film gerçekten yaşamanın ne olduğunu sorguluyor.
Açıkçası filmi izlemeye başlamadan önce Japonca olması nedeniyle ve depresif bir film olacağını düşündüğümden çok hevesli değildim.
Film başladı. Başta depresifti, evet. Hem de çok...
Sonra baktım ki şu ana kadar izlediğim bir çok film halt etmiş!
Bu kadar sarsıcı ve bu kadar insana kaçmak istediği hayatın tek gerçeği ile yüzleştiren bir film daha izler miyim bir daha bilmiyorum. Tek gerçek demişken tabii ki ölümü kast ediyorum. Ölüm ve yaşamak...
Filmle ilgili daha fazla bir şey yazmak istemiyorum ki sizde bırakacağı özel iz bozulmasın, kendinize göre ne alacaksanız onu alın. Yine de bu filmi izledikten sonra bir şeyler yazmak ve bir kişinin bile izlemesine neden olacaksa olsun diye duygularımı paylaşmak istedim.
Bir de şunu eklemek istiyorum: Demin imdb’de filmle ilgili yazılan bir yorum dikkatimi çekti çünkü başlığı “boşu boşuna öldü.”ydü. (Ölmesi zaten bir sürpriz değil en başından öğreniyorsunuz o yüzden spoiler saymıyorum.) Dedim ki kendi kendime terapide “Dış etkenleri olayları nasıl yorumlarsak öyle hissediyoruz ve davranıyoruz. Olayın kendisi direkt belirleyici değil.” türünden laflar ederken ne kadar da doğru söylüyoruz. Bu yorumu yazan adam nasıl düşünmüş, filmi nasıl anlamlandırmış ki böyle bir yorum yapmış ve ben ne kadar farklı anladım ve hissettim...
En son şunu diyeyim: Belki içiniz kararacak bir süre, belki kaçmak isteğiniz bu temel gerçekten kurtulmak filmi yarıda bırakmak isteyeceksiniz ama dayanmaya çalışın derim ben. Kaybedecek neyiniz olabilir izleyerek?
Yorumlarınızı merak ediyorum.
“Life is brief” (Hayat kısa)