Search the Blog

insani


İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, zeki ya da aptal gibi zıtlıklarla düşünüyoruz hep. Evet her şeyi, herkesi (kendimiz dahil tabii ki) kategorize ediyoruz. Öyle algılıyor ve hareket ediyoruz. Kendimize belli özellikleri yakıştırıyor onlara uygun davranmaya çalışıyoruz. Tam tersi bazı sıfatları da hiç kendimizde yokmuşcasına elimizin tersiyle itiyoruz.

Kostümler giyiyoruz, üstümüzde eğreti duran. Üstümüze uyanların bazılarından nefret ediyoruz ve tam aksine bürünüyoruz çok kez. Kuzu postunda kurt.. Ya da daha komiği bazen kurt görünümlü bir kuzu olabiliyoruz. Kuzu olmak sıkıcı gelip, kurt olmak daha değişik ve eğlenceli göründüğü için.

İnsan, kurt görünmeye başlayınca kurtlaşıyo sanki ama kuzu görünümünde de kuzulaşıyor mu acaba? Emin değilim. Acaba göründüğü gibi de olmaya başlar mı insan zamanla, yoksa patlar mı bi yerde? Ya da hangi durumlarda patlar, hangi durumlarda değiştirir insanı?

Kişiliğinin çok temel bir özelliğine de sırtını dönerse insan o orda kalır mı? Nefsini terbiye etmenin yolu "mış gibi" yapmaktan mı geçer?

YOKSA HEPSİ ALDATMACA MIDIR?

İşte en korktuğum bu. İnsan değiştiğine, değişebildiğine inanmak istiyor çünkü. Eğer "yedisinde neyse yetmişinde o" ya da "can çıkmadan huy çıkmaz" ise durum, o zaman ne için yaşıyoruz bilemiyorum.

Bülent Ortaçgil'in dediği gibi "ama ben değişmezsem ben olamam ki" demek ve değişebildiğimize inanmak istiyorum.